3 Ocak 2016 Pazar

Anton Pavloviç ÇEHOV


Anton 1860 yılında Taganrog şehrinde dünyaya geldi. Babası sanata v
e dine çok düşkün olan bir bakkaldı. Ancak tüccarlıkta pek de başarılı değildi. Babası Pavel Çehov sert bir adamdı, çocuklarının da bir nevi kendi gibi olmasını istediği için olsa gerek onları kilise korosuna vermişti. Anton için ise kilise korosunda ilahiler söylemek son derece sıkıcı bir işti. Bununla birlikte babası oğlu Anton’un tüccar olmasını istemekteydi. Bir sürenin ardından Anton Taganrog Lisesine başladı bu lise zamanında da yine lise korosundaydı aynı zamanda da babasının işlerine yardım etmek zorundaydı. Bu süre zarfında “Kılıflı Adam” ve “ Edebiyat Öğretmeni” isimli hikayelerini yazmıştır. Bir sürenin ardından babasının borçlarından ötürü aile Moskova’ya taşınır. Anton ise geride kalarak lisesini bitirmek zorundadır. Bu sırada kendi hayatını kendi kazanmak zorunda kalsa ve zorluk çekse de , babasının dükkanında pineklemekten ve korolarda ilahi söylemek eziyetinden kurtulduğu için mutlu olmuştur. Aynı zamanda yazmaya ve okumaya daha çok zaman ayırabilmiş, etrafına daha eleştirel bir gözle bakma fırsatı elde etmiştir.
            ÇEHOV’un eserlerinde:
“Mutlu, coşkulu çocukların sayısı pek azdır. Bunun nedeni kendi çocukluk hayatı ile doğrudan ilişkilidir. O, geçmişe bakmayı sevmez, korkardı. ‘ Bende otobiyografyafobi var.’ ”
            1879 yılının ardından Çehov da ailesinin yanına Moskova’ya taşınmıştır. Moskova Tıp Fakültesine yazılmıştır. Bu sırada yine ailesinin geçimine destek olmak için dergilerde yazılar yazmıştır. Bu dönemde yazmış olduğu yapıtlarını “Melborne’nin Masalları” adlı kitaplarında birleştirdi ve yayınladı. Bununla beraber bu dönemde de etrafında ikiyüzlü insanlar vardı, aynı zamanda yazdığı derginin sahibi sürekli mizah konulu yazılar istemesi ve bir de sansür baskısının oluşu Çehov’u zorlamaktaydı.
            Üniversiteyi bitirir bitirmez doktorluğa başladı. “Kaçak”, “Cerrahlık”, “Cansız Ceset” isimli eserlerini bu dönemde yazmıştır. Ancak bir sürenin ardından da iki işi birden yapmaya vaktinin yetmeyeceğini düşünerek seçim yapmış ve sadece yazarlık yapmayı hekimliği bırakmayı tercih etmiştir.
            “Alaca Karanlıkta” isimli eseri ile Puşkin Ödülünü kazanır ve bunun ardından herkesin beğenisini kazanır ve başarı ardına başarılar gelmeye başlar okuyucu kitlesi genişler. Eleştirmenler ise onu yalnızca karamsar olmakla eleştirirler. O ise karamsar olmadığını ifade eder ve asla bunu kabul etmez.
            Yazarın kendini en mutlu hissettiği şey şüphesiz ki halkın içinde olmaktı. Bir sürenin ardından pek çok sosyal faaliyette bulunmuştur.  MELİHOVA isimli bir köyde çiftliğe yerleşmiştir. Burada gayet mesut olsa da sağlığı kötüye gitmekteydi. Bu nedenle güneye Yalta’ya yazlık evine gider. Burada Tolstoy ve Gorki ile görüşür. Sağlığının yine de kötüye gidiyor oluşundan ötürü doktorlarının tavsiyesi üzerine Almanya’ya taşınır ve burada ölür.
            Moskova’da oynanan “İvanov” isimli oyunu büyük başarı sağladı. Ancak sonraki iki piyesiyle bu başarıyı devam ettirememiştir. Ve adeta piyes yazmaya tövbe etmiştir. Çehov’un oyunlarının genel çizgisi, konuları şu şekildedir:

“Yinelenen tipler daima yok olan aydınlardır. Gelecek umudu işlenen bir diğer konudur. Özveri, sabır ve çalışkanlığa da oyunlarında hep vurgu yapmıştır. Bunlarla beraber  onun eserlerinde gençler coşkulu, dinamik ve dürüst, yaşlı aristokrat tipler ise huysuz, çekilmez tiplerdir.” ** Bu da Çehov’un Çarlık Rusyasına bakış açısını göstermektedir.

0 yorum:

Yorum Gönder