Anton 1860 yılında Taganrog şehrinde dünyaya geldi. Babası
sanata v
e dine çok düşkün olan bir bakkaldı. Ancak tüccarlıkta pek de başarılı
değildi. Babası Pavel Çehov sert bir adamdı, çocuklarının da bir nevi kendi
gibi olmasını istediği için olsa gerek onları kilise korosuna vermişti. Anton
için ise kilise korosunda ilahiler söylemek son derece sıkıcı bir işti. Bununla
birlikte babası oğlu Anton’un tüccar olmasını istemekteydi. Bir sürenin
ardından Anton Taganrog Lisesine başladı bu lise zamanında da yine lise
korosundaydı aynı zamanda da babasının işlerine yardım etmek zorundaydı. Bu
süre zarfında “Kılıflı Adam” ve “ Edebiyat Öğretmeni” isimli hikayelerini yazmıştır.
Bir sürenin ardından babasının borçlarından ötürü aile Moskova’ya taşınır.
Anton ise geride kalarak lisesini bitirmek zorundadır. Bu sırada kendi hayatını
kendi kazanmak zorunda kalsa ve zorluk çekse de , babasının dükkanında
pineklemekten ve korolarda ilahi söylemek eziyetinden kurtulduğu için mutlu
olmuştur. Aynı zamanda yazmaya ve okumaya daha çok zaman ayırabilmiş, etrafına
daha eleştirel bir gözle bakma fırsatı elde etmiştir.
ÇEHOV’un
eserlerinde:
“Mutlu, coşkulu çocukların sayısı pek azdır. Bunun nedeni
kendi çocukluk hayatı ile doğrudan ilişkilidir. O, geçmişe bakmayı sevmez,
korkardı. ‘ Bende otobiyografyafobi var.’ ”
1879 yılının
ardından Çehov da ailesinin yanına Moskova’ya taşınmıştır. Moskova Tıp
Fakültesine yazılmıştır. Bu sırada yine ailesinin geçimine destek olmak için
dergilerde yazılar yazmıştır. Bu dönemde yazmış olduğu yapıtlarını
“Melborne’nin Masalları” adlı kitaplarında birleştirdi ve yayınladı. Bununla
beraber bu dönemde de etrafında ikiyüzlü insanlar vardı, aynı zamanda yazdığı
derginin sahibi sürekli mizah konulu yazılar istemesi ve bir de sansür
baskısının oluşu Çehov’u zorlamaktaydı.
Üniversiteyi
bitirir bitirmez doktorluğa başladı. “Kaçak”,
“Cerrahlık”, “Cansız Ceset” isimli eserlerini bu dönemde yazmıştır. Ancak
bir sürenin ardından da iki işi birden yapmaya vaktinin yetmeyeceğini düşünerek
seçim yapmış ve sadece yazarlık yapmayı hekimliği bırakmayı tercih etmiştir.
“Alaca
Karanlıkta” isimli eseri ile Puşkin Ödülünü kazanır ve bunun ardından herkesin
beğenisini kazanır ve başarı ardına başarılar gelmeye başlar okuyucu kitlesi
genişler. Eleştirmenler ise onu yalnızca karamsar olmakla eleştirirler. O ise
karamsar olmadığını ifade eder ve asla bunu kabul etmez.
Yazarın
kendini en mutlu hissettiği şey şüphesiz ki halkın içinde olmaktı. Bir sürenin
ardından pek çok sosyal faaliyette bulunmuştur.
MELİHOVA isimli bir köyde çiftliğe yerleşmiştir. Burada gayet mesut olsa
da sağlığı kötüye gitmekteydi. Bu nedenle güneye Yalta’ya yazlık evine gider.
Burada Tolstoy ve Gorki ile görüşür. Sağlığının yine de kötüye gidiyor
oluşundan ötürü doktorlarının tavsiyesi üzerine Almanya’ya taşınır ve burada
ölür.
Moskova’da
oynanan “İvanov” isimli oyunu büyük başarı sağladı. Ancak sonraki iki piyesiyle
bu başarıyı devam ettirememiştir. Ve adeta piyes yazmaya tövbe etmiştir.
Çehov’un oyunlarının genel çizgisi, konuları şu şekildedir:
“Yinelenen tipler daima yok olan aydınlardır. Gelecek umudu
işlenen bir diğer konudur. Özveri, sabır ve çalışkanlığa da oyunlarında hep
vurgu yapmıştır. Bunlarla beraber onun
eserlerinde gençler coşkulu, dinamik ve dürüst, yaşlı aristokrat tipler ise
huysuz, çekilmez tiplerdir.” ** Bu da Çehov’un Çarlık Rusyasına bakış açısını
göstermektedir.
0 yorum:
Yorum Gönder