3 Ocak 2016 Pazar

Lev Nikolayeviç TOLSTOY


Tolstoy ailesine ait Yasyana Polyana malikanesinde 9 eylül 1928’de dünyaya geldi. 2 yaşında annesini 9 yaşında ise babasını babasını kaybetti. Anne ve babasını çok küçük yaşta kaybetmesinin üzerine Tolstoy’un eğitimini halaları üstlendi.
                Doğu dillerini okumak üzerine Kazan Üniversitesi’ne gönderilldi. Fakat fazla uzun sürmeden bu okulu yarıda bırakarak Hukuk Fakültesi’ne başladı. Bu okulu da yarıda kesip doğduğu yerdeki çiftliğe geri döndü.
3 yılın ardından Rus ordusuna yazıldı ve Kırım Savaşı’na katıldı.  Bu dönemde otobiyografik eserler olan “çocukluk, ilk gençlik, gençlik” gibi eserlerini ve Toprak Ağasının Sabahı, Tipi, İki Süvari Subayı isimli eserlerini yazdı. Bu eserlerinin başarıyı yakalamasının ardından kendini yazarlığa adamaya karar verdi. Kırım Savaşı’nın ardından St. Petersburg’a gitti; ancak burada da ikili bir kutup haline gelen edebi muhitle anlaşamayarak İsviçre, Almanya ve Fransa’yı kapsayan bir seyahate çıktı. Çiftliğinde köylü çocukları için bir okul açtı. İkinci kez Avrupa seyahatine çıkarak Batı’nın eğitim kurumlarını inceledi. Tekrar Rusya’ya döndüğünde ise artık kölelik kaldırılmıştı. Bununla beraber serflerle eski toprak sahipleri arasındaki anlaşmazlık ve alacak verecek meselelerini çözmek için yargıçlık  yapmaya karar verdi.
34 yaşında komşu çiftliğin sahibinin kızı ile evlendi bu evlilikten 13  çocuğu oldu. Bu dönemde “ Kazaklar, Sivastopol Hikayeleri ve * Savaş ve Barış” eserlerini yazdı. Savaş ve Barış’ı yazmasının ardından giderek artacak olan bir bunalıma girdi. Biz bu bunalımının izlerini sonra yazacak olduğu Anna Karenina’da görmekteyiz.
                Tolstoy, 1880’nin ardından kilise ve Hristiyanlık karşıtı, kendine özgü bir Hristiyanlık anarşizmi geliştirmeye başlar. Bu hali onu ailesinden uzaklaştırırken gençler arasında da giderek tanınan biri haline getirir. “O halde ne yapmalıyız, Dogmatik Teolojinin Eleştirisi, Tanrı’nın Hükümdarlığı Kendi İçimizdedir” gibi dine dair düşüncelerini içeren yazılarını yayınlamasının ardından kilese tarafından Aforoz edilmiştir.  Ardından yaznış olduğu“ İvan İlyiç’in Ölümü, Kreutzer Sonat, Hacı Murat, Diriliş” gibi eserleri onun dogmalar üreten kiliseyi inkar edişini inkar eden bir tavır sergileyen eserler olmuştur.Bir süre sonra ailesi ile iyice arasının açılmasının ve bunalımının artmasının ardından yanına en küçük kızını ve doktorunu alarak ailesini terk etmeye karar verir. Ancak çok da uzaklaşamaz bir tren istasyonunda zatürre hastalığından ötürü hayatını kaybeder.
ESERLERİNDEN BAZILARI
1)       Kazaklar: Tolstoy’un ilk yapıtı olan bu eserinde asıl anlatmak istediği iki karşıt dünyanın, kibar aristokrat sınıfının dünyası ile geleneklerine bağlı başka bir kültürle alakası dahi olmayan halkın, karşılaştırılmasıdır. Tolstoy, Terek Kazaklarının ülkeden kopuş nedenlerini ve hayat koşullarından ötürü nasıl da savaşçı bir toplum haline geldiklerini gerçekçi bir üslupla dile getirmektedir.
2)       Savaş ve Barış: Napolyon Savaşları sırasında yazılmıştır. Yaşama sunulan bir destan olarak nitelendirilir. Romanda dikkat çeken hususlar : “Geniş bir zaman diliminden bahsedilmesi, somut nesnelerin canlandırılmasındaki başarı, beş yüzü aşan kişi sayısına sahip olması, olay örgüsünün dallanıp budaklanarak ilerlemesi…” Bu eser geniş ve detaylı oluşu yönüyle tarihi bir belgesel niteliği taşır.
3)       Kroyçer/ Kreutzer Sonat: Kitabın baş kahramanı Pozdnişev’in trende yolculuk sırasında nasıl olup da böyle yaşlandığını anlatır.  Baş kahraman gençliğinde zevk ve eğlence düşkünü bir hayat sürmüş ve en sonunda ise bu hayatından iğrenmiştir. Ardından terzilerin, güzellik uzmanlarının vs. insanların içgüdülerini körüklüyor olduğunu düşünerek toplumdan ve özellikle kadınlardan nefret etmeye başlamıştır. Bunun ardından uçarı hayatını terk ederek evlenmiş ve kendi fikrince değişmeye çabalamıştır. Ancak bir sürenin ardından karısının kendisini aldattığı fikrine kapılarak ve kıskançlığından ötürü evliliği beklediği gibi gitmemiştir. Yazar ise bu eseri ile kadın- erkek ilişkisinde erdemin ne denli önemli yer tuttuğunu ve döneminin ahlak anlayışını okuyucuya vermeye çabalamıştır.
4)       Hacı Murat:  Tolstoy’un olgunluk dönemi romanlarındandır. Romanın baş kahramanı Hacı Murat, 19. Yüzyıl Kafkas halklarının arasında efsaneleşen  Şeyh Şamil ile davalıdır. Hacı Murat ne Rusları ne de Şeyh Şamil’i sevmez ve seçeneksiz kalır. İnanmasanız da taraf olmak zorunda kalmak gibi bazen savaş da insanların kaderidir. Ancak asıl olan ise daima sonuna kadar direnmektir. Tolstoy da sonsuza kadar direnen bir kahramanı yazarak onu ebediyete taşıyor.
5)       Anna Karenina: Bu roman dönemin aristokratlarının hayatını en doğru tarafıyla yansıtan bir eserdir. Ana teması her şeyden evvel Rus ailesidir. Bu romanda dürüst bir evlilik ile evlilik dışı bir aşkın yol açtığı yıkımlar mukayese edilir. A. Karenina dönemin üst mevkiye sahip bir memurunun karısıdır; ancak onu hovarda Vronski ile yaşadığı ilişkinin neticesinde hazin bir son beklemektedir.

6)       Diriliş: Vicdan azabının insan hayatı üzerinde neden olduğu baskıları anlatan, aynı zamanda ceza hukukuna yönelik ağır eleştiriler içeren önemli bir romandır… Zengin ve hızlı yaşamı seven bir prensesin geçmişte yaşadıklarından pişmanlık duyduğu bir sırada önceden  ilişki yaşadığı bir kadına rastlaması,onun düştüğü bu durumdan dolayı kendini sorumlu hissetmesi ve ona yardım etmeye karar vermesi ile adalet sistemindeki yanlışlıklar ve cezaevlerinde yapılan kötü uygulamalardan bahsediliyor.

0 yorum:

Yorum Gönder